Dikkat! Yakın Tehlike: % 60
İbrahim Akyürek
"Silahlı olayların nedenine bakıldığında %23,5 oranında aile içi şiddet, %33,8 oranında arkadaş, tanıdık, hısım akraba ve gönül ilişkileri oluşturmaktadır. Silahlı şiddet olaylarının %57,3’ü tanıdıklar arasında gerçekleşmektedir." (Türkiye’de ve Dünyada Bireysel Silahlanma, Umut Vakfı)
Artık eskisi gibi değil. Önceleri, gençliğimizde “Bir uçak şu kadar çocuk mamasına bedel” denir, savaşın getirecekleri bu benzetmeyle kamuya açıklanmak istenirdi. Ya da yakın tarihlerde olduğu gibi, “Savaşa değil sağlığa, yoksula bütçe” sloganı atılırdı. Şimdi, savunma sözcüğü altında yeni model silahların teşhiri yapılıyor. Beraberinde vatan sevgisi, bayrak, yerlilik, millilik pazarlamada “duygu-dolgu” malzemesi olarak kullanılıyor.
Bir zamanlar, silah tüccarlarının dergisi Savunma ve Havacılık dergisindeki reklamlar kafama takılmıştı. Yabancı markalı silahların tanıtım fotoğrafları üzerinde Türk bayrağına yer verilmesini tuhaf karşılamıştım. Bu derginin başka bir ülkede yayınlanan ve sahaflarda denk geldiğim benzerinde Mısır bayrağının bulunması ile aydınlandım. Silah tüccarları, olası müşterilerini bayrakla ayartmayı tercih etmişti.
“Savunma” sözcüğü arkasında gizlenen silahlanmayla ülke insanları, bu gıcır gıcır aletler sadece ülkelerinin güvenliği için kullanılacak kanısına kapılıyor. Silah tüccarlarının “çağdaş” kanadından Otokar’ın bir basın açıklamasını okurken bir aydınlanma daha yaşadım. Şirketin silah sattıkları elliye yakın ülkenin ismi övgüyle sıralanıyordu. Demek ki, devlet-Atatürk-bayrak coşkusu ile içeriye, millete hava atan azgın tüccar öteki ülkelerin “savunmasını” da kolaylaştırıyordu.
Sıkıntı yaratan soru şu; bugün silahların satıldığı dost ve müttefik olarak işaretlenen devletler yarın düşmana dönüşürse ne olacak?
Haber yeni sayılmaz 2012’den Milliyet gazetesinde. Bu yazıdaki Otokar ile de ilgili. Bahreyn’de reform isteğiyle sokağa çıkan Şii muhalif hareketlerin içinden birinin açıklaması “Türkiye’ye Kobra Sitemi” haberiyle yer aldı: “Türkiye barışçıl gösterilerin bastırılması için bu araçları gönderdiğin için teşekkürler.”
Muhalifin sitemi aslında silah ve futbol tüccarı Ali Koç’a olmalı. Fabrika, mal, işçi O’nun. Ancak yapılan iş, silah ve ticareti olunca fabrika babasının malı bile olsa ülke ve bayrakla özdeşleştiriliyor.
***
Şimdi gelelim devlet işlerinden aile işlerine
Bir istatistik sonucunu hiç unutmam. Her aile içi şiddet haberinde anımsarım çünkü. Diyelim; evinizin, işyerinizin, aracınızın bir yerinde güvenlik endişesi ile bir silah gizli yerinde kullanılmayı beklesin. Özellikle kadınlar, özellikle çocuklar dikkat! Bu silahların namlusunun günün birinde size dönme ihtimali % 60.
Bireysel silahlanma ile yaşanan şiddetten, yani hayatın kendisinden, Umut Vakfı'nın araştırmalarından çıkan yüzdeler bunlar. Kadına yönelik şiddet haberlerinde yer alan yüzdeler de aynı. En yakın çevre yani eş, nişanlı, arkadaş, yakın akraba, komşu sıralamanın tepesinde yer alıyor. Yani yakın savunma, korunma, ailemin/devletimin direği diye umut bağladığınız gücün başınızın belası olma ihtimali % 60.
***
Şimdi yeniden dönelim devlet işlerine.
Şiddet yine en yakından, en yüce-kutsal yerden geliyor. Koruma ve kollama güçleri aile üyelerini yani yurttaşlarını tam 12’den vuruyor: 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül… (Darbeler 12’li günlere özellikle denk getiriliyormuş...Tarih seçimi de psikolojik savaş taktiğiymiş…)
Özel seçilmiş, yetiştirilmiş, kandırılmış elemanlarını fazlası var azı yok tam dokuz yıl kullanılmak üzere ortakları AKP şebekesine ödünç veren, dinimizin direği diye tapılan Fethullah Gülen tam içimizden değil miydi?
Ordunun, polisin (en iyimser oranla, fazlası var azı yok % 15’i) hizmet hareketinin emrine verilmiş, benzetmek gibi olmasın "özgür türkiye ordusu" çoktan kurulmuş, failler ve mağdurlar vatan dedikleri ortak evde silahlı-silahsız şiddettin tarafı olmuştu.
"Silahlı şiddet olaylarının %44,2’si cadde-sokak gibi topluma açık alanlarda, %30,4 oranıyla failin ya da mağdurun evinde gerçekleşmiştir." Umut Vakfı
https://www.umut.org.tr/
Ocak, 2025 F: İbrahim Akyürek