F: İbrahim Akyürek, İstanbul, 90'lı Yıllar
Muammer Aksoy, Cumhuriyet’in otomobil sayfasını okusaydı…
İbrahim Akyürek
Bizim çuval dolusu fotoğraf derneğinin memleketin durumu karşısındaki sessizliği karşısında Muammer Aksoy’un bir makalesine yeniden sığınmak istedim.
1986 yılında Cumhuriyet gazetesinde çıkan yazıyı arşivde bulamayınca Aksoy'un kitabına ulaştım. Yazının başlığı şuydu: “Kuruluşlar Görüş Açıklayamazlar mı?”
“Devlet Hukukla Yaşar” isimli kitabın İçindekiler bölümünü tararken “Trafik Haydutları ve Cinayetleri” başlığını yakalayınca sevindim. Çünkü, karayolu trafiğindeki ölümler bizim okumuşların ilgi alanına girmez. Şu anda Covid-19 nedeniyle dünyada ölen insan sayısının yarısı bir yılda karayolu cinayetlerinde kayıp olarak verilse de girmez.
Trafik konusunda yıllarca gazete kesikleri, DVD filmler ve kitaplar arşivleyen biri olarak söylüyorum.
Ölümüne bir sessizliktir yaşadığımız.
Karayollarında yitirilen sanatçılar, bilim, emek, mücadele insanları uzun bir liste tutar. Yine de, en azından bir belgesele, sanatsal bir yaratıcılığa konu olmazlar. Ölüm yıldönümleri gelir, nasıl öldükleri (utanırcasına) açıklanmaz. Unutulmasınlar diye etkinlikler düzenlenir, konuları trafik ölümlerini bir sorun olarak içermez.
Yazıya ve başlığına (Trafik Haydutları ve Cinayetleri) dönersek hemen sevinmeyin. Daha o yıllarda (1976) “Trafik Canavarı” icat edilmemişti. Aksoy makalesinde, beklendiği, alıştırıldığımız gibi sürücüleri, yayaları suçlamıyor. Gelip geçen tüm hükümetlerin yaptığı gibi %95-99 suç sürücülerde demiyor. Aşırı hızı, hatalı sollamayı başımıza kakmıyor. Çok okumuşların, çağdaş kafaların sürücülere, yayalara yönelik “eğitim şart” nutuklarını hiç çekmiyor. Kendi öğrencilerine anlattıklarından yola çıkarak yeterince denetleme ve gerektiği gibi cezalandırmayı kişisel güvenlik açısından “temel hak” sayıyor.
"Trafik alanındaki cinayetlerin faillerinin başta geleni motorlu araçların -trafik kurallarına meydan okuyan sürücüleri- olsa bile" derken, gerçek sorumluları şöyle işaretliyor: Önleyici tedbirleri almayan, trafik sorununu yanlış yönergeye oturtan iktidarlar ve karayolu örgütleri yetkilileri.
Çoğunluğa dahil olup da, azınlık gibi davranmak
Muammer Aksoy daha da ileri gidiyor. Özel arabalar sınırlansın istiyor, paran çok diye istediğin lüks arabayı alamazsın yazıyor, ilaç yerine arabaya/petrole giden dövize üzülüyor.
Cumhuriyet gazetesi her hafta ayırdığı otomobil sayfasında Aksoy’a inat, O’nu üzecek araç modellerinin tanıtımını (gizli reklamını) yapıyor. Benzer sayfa Birgün gazetesinde de vardı. Neyse ki, nasıl geldiyse öyle ortadan kayboldu.
Muammer Aksoy’un makalesinde vurguladığı konuların bu sayfalarda yayınlanma ihtimalini rüyanızda bile göremezsiniz.
O konular neler mi?
Hak edenin ehliyet alması, bakımı geciktirilen yollar, arabaların teknik bakımlarının yetersizliği, özel araba salgını, eşya ve insan taşımacılığının kitle taşımacılığına dayandırılmaması, lüks araçlarla caka satma, alkol denetiminin gevşekliği...
Özellikle yinelemek istiyorum. Bu sekiz sayfalık makalede, “kurallara saygılı olalım” kibarlığı yok. İktidarların sorumluluğunu bireylerin/yurttaşların üstüne yıkmak, günah keçisi yaratıp insancıklara, “eğitim şart” çerçevesinde karşılıklı saygı-sevgi nutukları attırmak yok. Kendimizden suçlu yaratmak yok.
Yurttaş olarak denetim ve cezalandırmayı içeren temel haklarımızı savunmak, ulaşım politikalarını “dış mihraklara” bırakmamak var. Kendi söylemiyle, toplumsal sorunlara “azınlığın aşırı çıkarları, keyifleri, kaprisleri açısından” bakmamak var.
Bana sorarsanız en hazin olan da şu hallerimiz: Çoğunluğa dahil olup da, azınlık gibi davranmak. Arabayla özgürlüğü, rahatlığı, saygınlığı satın alabilirmiş gibi yapıp, yollarda ölenlere, belki de gelecekteki kendi ölümüne yabancılaşmak. "Günah Keçisi" olarak suçlanmayı/suçlamayı göze almak.
Yollarda ölen sanatçı arkadaşlarını, yakınlarını anımsama çabasında olan az sayıdaki insancıkların haberlerine dikkat edin, ölüm nedeni iki satırdan fazla yer tutmaz.
Oysa, yakınları için öfkelerini, sözlerini yanına alıp sokağa çıkan insanlar da var. Nedenleri, sorumluları ve adaleti gündemde tutmak istiyor. İşte, umut veren örnekler: Boray Uras, Yeşim Ayöz, Candy Lightner, Colleen Corcoran, Nesrin Aslan, Mısra Öz Sel, Umut Gündüz ailesi, Evrim ve Ekim kardeşlerin ailesi, Halkevleri, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), yurdun farklı yerlerinde yol kapatan aynı mahallenin kızgın insanları.
Devlet Hukukla Yaşar, Muammer Aksoy, Cumhuriyet Kitapları, 2021
Mayıs 2021
Boray Uras Ankara Yürüyüşüne Uğurlandı, Bostancı, 2000, F: İbrahim Akyürek |